Yanlış Anladıklarımız (Deyimler)

Herhalde yeryüzünün en az söz kullanan toplumu haline geldik. Nasıl anlaşıyoruz, bildirişiyoruz o bir muamma.
(Teoman Duralı)

 

Teşbihte Hata Olmaz (!)

Biz bu deyimi belki de yanlış anladık.
Belki de yanlış kullandık.

“Teşbihte hata olmaz” deriz ya…
Sanki bir parantez açılır o anda: ‘İstediğin gibi benzet, karışan olmasın.’
Ama ya iş öyle değilse? Ya bu söz aslında bir izin belgesi değil de, bir ikaz cümlesi ise?


Önce Anlamı

Teşbih, yani benzetme…
Anlatımı güzelleştirir, güçlendirir, renklendirir.
“Kalem gibi kız” deriz, “kuş gibi hafifledim” deriz, “dilini tut yoksa ateş olur” deriz…
Edebi sanattır bu. Kulağa güzel gelir, zihne hayal düşürür.
Bu yüzden deriz ki: Teşbihte hata olmaz.

Bu deyim, genellikle “benzetmede mutlak gerçeklik aranmaz” anlamında kullanılır.
Mecazın doğası gereği, benzetmelerin bire bir doğruluk taşıması beklenmez.
Ama…


Hangi Hata?

Birini “eşek gibi anırıyorsun” diye tanımlarsan…
Ya da bir davranışı “domuzluğa vurmak” diye tarif edersen…
Bu hâlâ teşbih midir?
Yoksa artık hakaret midir?

Burada bir soru doğar:
Teşbih, kimin için yapılır?
Anlatan için mi? Dinleyen için mi?


İkinci Bir Okuma: “Teşbihte Hata Olmaz” = “Teşbihte Hata Yapma!”

Belki de bu söz, sandığımız gibi bir hoşgörü cümlesi değil, bir uyarı cümlesidir.
Yani:

“Dikkat et! Teşbih ciddiye alınır. Yerli yerince yap. Hata yapma.”
Bir şey anlatacağım derken, birini kırarsan, o artık teşbih değil, taarruz olur.

Teşbih estetik ister, denge ister, ölçü ister.
Aksi halde sadece kaba bir benzetme, yani basit bir suistimal olur.


O Halde?

Yine söyleyelim:
Teşbihte hata olmaz(!)

Ama belki bu ünlem, bir ferahlık değil, bir çan sesidir.
Belki de bu sözün bize söylediği:

*”Benzetme bir sanattır; öyleyse sorumluluğu da vardır.”

Ve son kararı her zaman olduğu gibi, siz verin:
“Teşbihte hata olmaz” bir özgürlük cümlesi mi, bir uyarı cümlesi mi?
Yoksa ikisi birden mi?

“Teşbihte sınır olmaz ama sorumluluk olur.”

“Teşbihte hata olmaz, ama hesap olur.”