Herhalde yeryüzünün en az söz kullanan toplumu haline geldik. Nasıl anlaşıyoruz, bildirişiyoruz o bir muamma.
(Teoman Duralı)
Sana zulüm, bana ölüm değil mi?
Beni koyup yad ellere varırsan
Sana zulüm, bana ölüm değil mi?
Cümlede “sana zulüm” sana yapılan zulüm değil, ayrılığın sana yapacağı zulümdür.
“Bana ölüm” ise, sana olan zulümden değil, ayrılıktan gelecek olan ölümdür.
Sana zulüm (sana zulüm gelen) bana ölüm değil mi (bana ölüm gelir) şeklinde anlaşılırsa bir önceki cümle anlamsız olur. Oysa bir önceki cümlede koşullu tehdit var. İki satırı birlikte düşünürsek cümle şöyle olur:
Beni koyup (bırakıp) yad ellere varırsan sana zulüm olur, bana da ölüm olur.
____________________________________________________________________________________________________
No woman, no cry.
Bir çoğumuzun, özellikle gençlerimizin yanlış anladığı ve anlamlaştırdığı nakarat.
“Kadın yok, ağlamak yok” şeklinde de çevrilen cümleyi bir önceki cümle ile görelim:
Everything’s gonna be all rightSo no woman, no cry
No woman, no cryTercüme edelim:
Her şey yoluna girecek
O halde, hayır kadın(ım), hayır ağlama
Hayır kadın(ım), hayır ağlama
Tercümeyi aşağıdaki gibi yaparsak Bob Abi’ye ve şarkıya ayıp etmiş oluruz.
Her şey yoluna girecek
O halde, kadın yok, ağlamak da yok
Kadın yok, gözyaşı da yok
Şarkıda “So dry your tears I say (ben derim ki; hadi, sil gözyaşlarını) diyen biri “kadın yok, ağlamak yok” cümlesini kurar mı?
Hayatımızda bu cümleyi o kadar az kullanıyoruz ki.
Hadi kadınım, sil artık gözyaşlarını…
____________________________________________________________________________________________________
Hey onbeşli, onbeşli..
Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler geliyor
Yârimin gözü yaşlıAslan yârim kız senin adın Hediye
Ben dolandım, sen de dolan, gel beriye
Fistan aldım endazesi 17’ye
Çanakkale Cephesi’ne giden 1315 doğumlu 15 yaşına ancak gelebilmiş “Onbeşliler” için yakılan bir ağıt seslendirilirken, şarkısı okunurken (şarkının kaynağı üzerine yapılmış tartışmaları bir kenara bırakarak) insan nasıl kalça kıvırır, aklım almıyor .
____________________________________________________________________________________________________
Bohemian Rhapsody..
Bohemian Rhapsody ne demek?
Tercümesi çok kolay ancak işin arkasındaki hikaye insanları farklı anlamlaştırmalara itiyor.
Bohem, Bohemian:
TDK (Türk Dil Kurumu Sözlüğü)
bohem
sıfat, Fransızca bohème
Yarınını düşünmeden günü gününe tasasız, derbeder bir yaşayışı olan (kimse veya topluluk)
CD (Cambridge Dictionary)
bohemian
adjective
typical of artists, musicians, etc, who live in a more informal way than most people
bohem
Rhapsody:
TDK (Türk Dil Kurumu Sözlüğü)
rapsodi
Fransızca rhapsodie
1. isim, müzik İçinde, Homeros’un şiirlerindeki olaylardan birini işleyen şarkı veya parça.
2. isim Genellikle halk türkülerinden ve millî ezgilerden oluşturulmuş müzik eseri:
CD (Cambridge Dictionary)noun
A piece of music that has no formal structure and expresses powerful feelingskelimeler.gen.trrapsot Fr. rapsodeEski Yunan’da kent kent dolaşarak koşuklar (çoğu zaman Homeros’un koşuklarını) okuyan halk ozanı.
Derbeder kişinin müzik eseri.
CD (Cambridge Dictionary)
Informal peoples informal music.
Türkçesi (işin Türkçesi) “artist fantezisi”. Hepsi bu.
____________________________________________________________________________________________________
Sü, askeri kuvvet anlamındadır.
Cümlenin doğrusu şöyledir: Sü (asker, askeri kuvvet) uyur, düşman uyumaz.
____________________________________________________________________________________________________
TDK’ya göre uçuk:
1. sıfat Uçmuş, soluk.
2. sıfat Açık (renk).
3. sıfat Hafif, belirsiz.
4. sıfat, mecaz Abartılı, çok yüksek, çok fazla.
5. sıfat, mecaz Deli dolu.
____________________________________________________________________________________________________
Göbekviran *Gürün -Sivas Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü
Ankara,Türk Dil Kurumu,1965, cilt:2
Bu sözlüğe göre baş:
“Çıban, yara” demektir.
Eren Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü:
Ağızlarda baş ‘çıban, yaraʼ olarak kalmıştır.
Eski çağlardan başlayarak kullanılır. Orta Türkçede bāş olarak geçer. Eski Kıpçakçada da baş olarak kullanılır. Daha sonra baş’ın yerine yara geçmiştir.
Deyimdeki “sağolsun” gerçekte “sağalsın” yani iyileşsin anlamındadır.
Günümüzün diline tercüme edecek olursak deyim şöyle olur:
Başın sağalsın. Gönül yaran tez zamanda iyileşsin.
____________________________________________________________________________________________________
Müdür müdür müdür?
Gerçek gerçek gerçek.
Bakan bakan Bakan.
Neden neden neden.
Vay ama ey Edip, Adana’da pide ye ama yav.
Sineye çekmek:
Sine:
1. isim: Göğüs.
2. isim, mecaz: Gönül, yürek.
3. isim, mecaz: Bağır, iç.
______________________________________________________________________________
Daifun – Typhoon – Tayfun…
Arapça, İngilizce, Türkçe…
Sor, ne dediniz diye, “hani böyle rüzgâr, fırtına” diyecekler…
Aslı Arapçasında: ^Daifuun (طَٓائِفٌ). Türkçesi “dolaşıcı bir belâ”…
_______________________________________________________________________________
🧠 İki Cümle, İki Anlam: “Hayır yapma” / “Haayır yapma!”
Her iki ifade yazılışta neredeyse aynı gibi görünür:
Hayır yapma
Ama ses tonu, bağlam ve hedef farklılıkları bu iki cümleyi anlam uçurumlarına ayırır.
🔍 AYRIM ÖZETİ
Özellik | Hayır yapma. | Haayır yapma! |
---|---|---|
Anlam | İyilik yapma / O işten uzak dur | Bana zarar verme / Benden uzak dur |
“Hayır” türü | Arapça خَيْر (iyilik, hasenat) | Türkçedeki ret, sınır anlamı (no) |
Ton | Sakin, uyarıcı | Sert, korkulu, savunmacı |
Hedef | Bir davranış | Bir kişi |
Konuşan Kim? | Eğiten, uyaran (ebeveyn, öğretmen vs.) | Kendini savunan (mağdur, tehdit altındaki) |
Kullanım Bağlamı | “Çocuğa: Hayır yapma, şimdi değil.” | “Saldırgana: Haayır yapma! Uzak dur!” |
🎭 Dramatik Örneklerle Açıklama
🧒 “Hayır yapma.”
Bir çocuk yardım kutusuna elini uzatır, kurcalamaya başlar.
Annesi, sakince ama kararlılıkla seslenir:
“Hayır yapma.”
(Yani: Şu an o iyilik işine girme, doğru zaman değil.)
🆘 “Haayır yapma!”
Biri sana bağırıyor, elini kaldırmış; saldırmak üzere.
Sen, korku ve tepkiyle haykırırsın:
“Haayır yapma!”
(Yani: Beni durduramazsın, bana dokunamazsın, yaklaşırsan bu bir ihlaldir.)
✔️ SONUÇ
-
“Hayır yapma” → İyilikten, hasenattan geçici olarak uzak dur.
-
“Haayır yapma” → Sınırıma gelme. Yaklaşma. Dur.
ADAM!
Adamlık Cinsiyet Değil, Kimliktir
Toplumda “adam olmak” ifadesi genellikle erkeklikle özdeşleştirilir. Oysa bu ifade, dilsel ve ahlaki kökeni itibariyle cinsiyete değil, insanlık kalitesine, erdeme, dürüstlüğe ve ahlaka işaret eder. Gerçek anlamıyla “adamlık”, kadın ya da erkek olmanın ötesinde, bir şahsiyet meselesidir.
1. Adamlığın Etimolojik Kökeni
“Adam” kelimesi, Eski Türkçede “insan” anlamında kullanılır. Orhun Yazıtları’ndan Divanü Lügati’t-Türk’e kadar birçok metinde “adam” kelimesi, bireyin cinsiyetinden bağımsız bir şekilde “insan olma niteliğini” ifade eder.
Tarihte birçok dilde ve kültürde de benzer biçimde, “adam” kelimesi bir bireyin ahlaki ve karakteristik duruşunu tanımlayan bir terim olarak benimsenmiştir. Bu anlamı, cinsiyetten çok kişilikle ilgilidir.
2. Modern Sapma: Adam = Erkek mi?
Günümüz dilinde “adam” kelimesi, çoğu zaman erkeklik ve eril güç ile özdeşleştirilmiştir. Bu, hem kadınları dışlayan hem de dilin asli anlamını bozan bir dönüşümdür. “Adam gibi kadın olmaz” türünden ifadeler, bu çarpık algının ürünüdür.
Oysa Türkçede “adam olmak”, her birey için erdemli ve sorumlu bir varoluşu temsil eder. Erkeklik değil, karakterdir. Dürüstlük, cesaret, sözünün eri olmak, hakkaniyetli davranmak gibi erdemler herkes için geçerlidir.
3. Kimdir Gerçek Adam?
Gerçek adam; sözüne güvenilir, adaletli, merhametli, alçakgönüllü, ölçülü ve sorumluluk sahibi kişidir. Cinsiyetten bağımsız olarak, bu nitelikler herkesin ulaşabileceği insani bir seviyeyi tanımlar.
“Adam olmak”;
- Sahte kahramanlık değil, gerçek cesaret,
- Sertlik değil, kararlılık,
- Gür ses değil, doğru söz,
- Güç gösterisi değil, karakter gücüdür.
Gerçek adamlık, kimliğini güçlü kılan bir iç disiplin, kendini tanıma çabası ve başkalarına zarar vermemeyi ilke edinmektir. Kaba kuvvetle değil, içsel dengeyle yürüyen insan, çağdaş anlamda adamdır.
Son Söz: Adam mısın?
Cinsiyetin değil, niyetin belirlediği bir soru bu. Gerçek adamlık; empatiyle yaklaşmak, sorumluluk almak, öfkesini yönetebilmek, hak gözetmek ve erdemli kalabilmektir.
Adam olmak, erkek olmak değil; insan gibi olmak, insan kalabilmektir.
Bilim adamı gelsin, bilim insanı gitsin…
İş adamı gelsin, iş insanı gitsin…
Kelimeleri anlamından koparmak modern yobazlıktır.
“Adam” Kelimesinin Kökeni ve Cinsiyet Meselesi
1. Etimoloji
– Türkçede “adam” kelimesi Eski Türkçede “insan” anlamında kullanılırdı.
– Orhun Yazıtları’nda ve Divân-ı Lügati’t-Türk’te adam = kişi, insan demektir.
– Cinsiyet değil, kişilik, onur, erdem, akıl gibi değerlerle ilişkilidir:
“Adam ol!” = İnsan ol, erdemli davran, sorumluluk taşı
2. Cinsiyet Yüklemesi Modern Saptırmadır
– Günümüzde erkek birey anlamında kullanılmaya başlaması, cinsiyetçi bir indirgemedir.
– Bu kullanım, hem kadınları dışlar hem de “adam gibi kadın olmaz” gibi çarpık söylemlere yol açar.